Aldatma Nedeniyle Boşanma
01 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.ZİNA SEBEBİYLE BOŞNAMA DAVASI
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nda kusura dayalı ve mutlak boşanma sebepleri arasında gösterilen Zina;
"Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden
beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur"
Şeklinde kaleme alınmıştır.
Zina, evlilik dışı cinsel ilişkide bulunulmasıdır. Kişinin, eşine karşı başka biriyle cinsel ilişki yaşamasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine baktığımızda boşanma sebeplerinden biri olan 'zina' dan bahsetmektedir: 'Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir'. Zina özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Maddeye baktığımız da eşlerden biri demektedir. Bu nedenle zina nedeni ile boşanma davasını açma hakkı hem erkeğe hem kadına tanınmıştır.
Zinanın şartlarına bakacak olursak;
İlk olarak, taraflar arasında evliliğin devam ediyor olmasıdır. Bu akla hemen şunu getirmektedir: boşanma davası devam ederken başkasıyla cinsel ilişkisi yaşasam zina olur mu? Tabi ki bu durumda da zina meydana gelmektedir. Çünkü evlilik henüz sona ermemiştir. Bu durumda da zinadan dolayı karşılıklı sadakat yükümlülüğü zedelenmektedir.
İkinci olarak , zinadan anlamamız gereken fiilen gerçekleşmiş olan cinsel ilişkidir. Buradan baktığımız da ; flört, bir cafe de bulunmak, sarılmak , öpüşmek , sevişmek zina sayılmamaktadır. Bu sebepleri öne sürerek zina nedeniyle boşanma davası açılırsa dava reddedilir. Başka bir boşanma sebebi ileri sürülerek açılmalıdır. Yine burada dikkat edilmesi gereken diğer şey cinsel ilişkiye giren 2 farklı cinsiyet olmalıdır. Kadın kadınla, erkek erkekle cinsel ilişkiye girerse zina nedeni ile değil de yine başka bir sebeple boşanma davası açılmalıdır.
Cinsel ilişkinin sürekli olması da gerekmemektedir. 1 kere bile yaşanması bile yeterlidir. Hatta cinsel ilişkinin teşebbüs aşamasında kalması bile zina sayılmaktadır.
Üçüncü olarak, zina eden kusurlu olmalıdır. Yani bilerek ve isteyerek yapmalıdır, kusurlu olmalıdır. Bu nedenle bayıltılarak, uyuşturucu madde verilerek cinsel ilişkiye zorlanan kişi kusurlu sayılmayacaktır. Yine çok ağır bir tehditle bunu yapmak zorunda kalan kişide kusurlu sayılmayacaktır.
Zinanın ispatı ve delilleri nelerdir ?
Zina her türlü delille ispat edilebilir. İspat yükü davacıdadır. İddia edendedir. Fakat burada şuna dikkat etmek gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun 184.maddesinin 3.kısmına baktığımızda 'Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.' bu nedenle ikrar bile edilse hakimi bağlamamaktadır. Yine boşanma davasında bu konuda yemin teklif edilemez. Peki delil araçları nelerdir;
-Zina ettiği düşünülen kadının başkasıyla yaşadığı cinsel ilişkisinden dolayı hamile kalması,
-Zinayı kanıtlayacak şekilde fotoğraflar, videolar vb. deliller,
-İletişim araçları, ses kayıtları ,
-Otel kayıtları, güvenlik kamerası görüntüleri ,ulaşım araçları kayıtları,
-Soruşturma dosyasının içindeki bir evraktaki anlatımlar,
-Kovuşturma aşamasında kesinleşen bir hükümlülük kararı,
-Tanık beyanları,
Zinayı görerek kanıtlamak oldukça zordur. Bu nedenle Yargıtay zinayı kanıtlayacak yeterli delilin bulunmasını, zinanın meydana geldiğini gösterir nitelikte olabileceğini düşünmektedir. 'Mesela eşlerden birinin sürekli biriyle gece gündüz mesajlaşması, buluşması, Ortak konuta diğer eş yokken birinin gelmesi banyoda yakalanması , Zina eden eş ile diğer şahsın otelde sürekli kalması, Erkeğin başka bir kadınla yaşaması gibi.'
Hakim yukarıda saydığımız bütün dellilleri serbestçe takdir ederek kararını verir.
Zina nedeni ile açılan boşanma davası hangi durumlar da düşer?
1) Affetme halinde
Eğer eş zina eden eşini affederse dava hakkı ortadan kalkar. Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesinin 3. fıkrasında 'Affeden tarafın dava hakkı yoktur.' demektedir. Tabi ki bu affetme herhangi bir baskı altında olmamalıdır.
2) Sürelerin geçmiş olması
Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesinin 2. fıkrası derki : Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Buradaki süreler hak düşürücü sürelerdir. Hakim kendiliğinden re'sen dikkate alır. 6 aylık süre zinanın öğrenildiğinden itibaren, 5 yıllık süre ise her türlü zina eyleminin gerçekleştiğinden itibaren başlamaktadır. Bu süreler geçtikten sonra zina sebebiyle boşanma davası açılamaz.
Yine bilmekteyiz ki taraflar eğer edinilmiş mal rejimini seçtilerse boşanma davası sonucunda katılma alacağında kural olarak yarı yarıya hak sahibi olurlar. Fakat eğer bir tarafın zina ettiği ispatlanırsa katılma alacağındaki hakkı daha az bir paya düşürülebilir.
Aldatma Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi Nedir?
Eşlerden birinin eşini aldattığı durumda, diğer eşin aldatma (zina) olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde boşanma davası açma hakkı vardır (MK m.161/2). Boşanma sebebi daha geç öğrenilse bile, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma süresi, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.
Aldatılan eş, zinayı affederse; eşin dava açma hakkı ortadan kalkar (MK m.161/3). Affetme, sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlarla da anlaşılabilir. Önemle belirtelim ki, aldatma nedeniyle boşanma davası açma süresi olan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra, aldatma fiili genel boşanma sebepleri ile açılan boşanma davasında bir boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir.
Aldatma Nedeniyle Tazminat Davası Kimlere Karşı Açılabilir?
Aldatma fiili, bir eşin diğer eşe karşı işlemiş olduğu bir haksız fiildir. Bu nedenle, aldatılan eş, kusurlu olan diğer eşten zina nedeniyle açılan tazminat talep edebilir (MK m.174).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu (YİBK) 2018 yılında verdiği kararla, eşlerin zina nedeniyle üçüncü kişilerden tazminat talep etme hakkı olmadığına hükmetti. Karara göre, aldatma olgusu haksız fiil olarak değerlendirilemez, sadakat yükümlülüğü eşler arasında geçerlidir, üçüncü kişilerin zincirleme bir biçimde sorumlu olacağında dair Medeni Kanun’da özel hüküm de olmadığından, zina nedeniyle üçüncü kişiden maddi veya manevi tazminat talep edilem
Yasal Olmayan Yollar İle Toplanmış Olan Deliller Nelerdir?
Aldatıldığını düşünen kimseler genelde aldatan eşin cep telefonuna casus program olarak adlandırılacak birtakım programlar yüklemek, gizlice konuşmaları ses kaydına almak, aldatan eşi gizlice takip ederek fotoğraflarını çekmek gibi yöntemlere başvurarak aldatmayı ispat etmeye çalışabilmektedir. Ancak maalesef ki bu yöntemler haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arası konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi cezai anlamda birtakım suçları meydana getirmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Yargıtay kişinin evinin özel hayatın kendisi olduğu, evinde bulduğu delillerin hukuki olduğu görüşündedir. Fakat bu husus evin içerisine gizli kamera koyarak uzun süre eşini izlemeyi mümkün kılmayacaktır.
Whatsapp Konuşmaları Delil Olarak Sayılır Mı ?
Bir kimsenin başka bir kimseyle Whatsapp görüşmelerinin eş tarafından gizlice okunması, gizlice kayıt altına alınması gibi durumlar hukuken haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu meydana getirmektedir.
Bizim hukukumuzda kabul olan en temel ve önemli husus hangi dava türü olursa olsun, sunulacak olan delilin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması zorunludur. Hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olan deliller mahkemede haklılığı ispat açısından kullanılamayacağı gibi bu delili elde eden kişiye de cezai yaptırım uygulanabilir. Whatsapp konuşmalarının mahkemede delil olarak kullanılabilmesi için hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekir.
Örneğin boşanma davasında Whatsapp konuşmaları delil olarak kullanılmak istenmesi durumunda eşin sizle yapmış olduğu konuşmalardaki hakaret, küfür, tehdit, aşağılama gibi mesajlar size atıldığından ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmediğinden dolayı kullanılabilir.
Son zamanlarda öne sürülen hukuki nedenin ispatı açısından sıklıkla Whatsapp konuşmaları, Whatsapp üzerinden yapılan yazışmalar, fotoğraf paylaşımları, ses kayıtları gibi durumlar boşanma davasında delil olarak kullanılmaktadır. Özellikle Whatsapp üzerinden eşlerin tehdit alması, hakarete maruz kalması, yine Whatsapp üzerinden yapılan tartışmalar boşanma davasında delil olarak sunulabilmektedir. Burada bilirkişi incelemesi yapılır ve Whatsapp konuşmalarının gerçekliği ortaya çıkarılıp boşanmada ispat aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağı ele alınır.
Aldatma nedeniyle boşanma davalarında bireyler, Whatsapp üzerinden yapılan konuşmaları elde edemeseler bile, Gsm Operatörlerinden SMS kayıtlarına ve Konuşmalara ilişkin verileri boşanma davasında isteyebilmektedirler. Burada eşin aldatmasının ispatı Gsm operatöründen alınacak olan kayıtlarla birlikte de yapılabilmektedir.
Whatsapp üzerinden yapılan aldatmaya ilişkin konuşmalar bilirkişi raporları ile kanıtlanabilmektedir. Bu tür konuşma, fotoğraf gönderimi, mesajlaşma, sesli mesajlar boşanma boşanma davası içerisinde aldatmaya ilişkin delil olarak sunulabilir. Taraflar arasında yapılan hakaret, tehdit, aşağılama gibi davranışlar da boşanma davalarında delil olarak kullanılabilmektedir. Whatsapp konuşmalarının mahkemede delil olarak sunulabilmesi için bilirkişi raporu gereklidir.
Konuşmaların boşanma davasında delil olarak sunulabilmesi gibi whatsapp konuşmaları da boşanma davasında delil olarak sunulduğu zaman hakim bu yazışmaların hangi numaradan gönderildiği, gerçekliğinin bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi raporu isteyecektir.
Ancak bu kayıtlar hukuka aykırı olarak elde edilmiş ise; diğer eş de bu bilgi ve belgelerin hukuka aykırı olarak elde edildiğini belirterek savcılıklara suç duyurusuna bulunmaktadırlar.
Türk Ceza Kanunu’nun Özel hayatın gizliliğini ihlâl başlıklı 134. Maddesine göre; (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.