Çocuk Düşürtme veya Düşürme Suçu
02 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.Çocuk Düşürtme Suçu
Çocuk düşürtme suçu TCK madde 99’da düzenlenmiştir. Bu suç bakımından, kanun koyucu, suçu oluşturan fiilde gebe kadının rızasının bulunup bulunmaması durumuna göre bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu şekildedir; gebe kadının rızası bulunduğu takdirde çocuk düşürten kişi hakkında daha az cezaya hükmolunmuştur.
TCK Madde 99
(1) Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur.
(6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.
Çocuk düşürtme suçunun işlenebilmesi için kadının gebe ve ceninin ana rahminde olması gerekmektedir. Suçun manevi unsuru olan kastın varlığı aranır.
Çocuk düşürtme suçunda, kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerden biri zorunluluk halidir. TCK’nın 99. maddesinin 2. fıkrasında bahsedilen tıbbi zorunluluk halleri ise şunlardır:
-Gebeliğin annenin yaşamını veya yaşamsal organlardan birini tehdit eder hale gelmesi,
-Gebeliğin ilerleyen zamanda annenin yaşamını veya yaşamsal organlardan birini tehdit edecek olması,
-Gebeliğin doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır sakatlıklara neden olacak olması.
Öte yandan TCK’nın 99. maddesinin 6. fıkrasında belirtildiği gibi gebe kadının bir suçun mağduru olduğu durumda gebeliğin sonlandırılması suç teşkil etmez. Bu durum da kusuru ortadan kaldıran hallerden birisidir. Eğer gebe kadın herhangi bir suçun mağduru ise kendi rızasıyla hakimden izin alarak 20. haftaya kadar uzman hekimlerin müdahalesiyle çocuğu düşürtebilir.
Son olarak değinmek gerekir ki, gebelik ancak ve ancak uzman hekimlerce hastanede sonlandırılabilir. TCK m. 99/5: “rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur.” hükmünde gebeliği sonlandırmada yetkisiz kişilerin cezasına yer verilmiştir. İlgili suç 10 haftalık yasal süre dolmasa da oluşmaktadır. Suçun faili gebeliği sonlandırmada yetkili olmayan kişilerdir.
TCK Madde 99 Gerekçesi
Çocuk düşürme ve düşürtme suçları açısından 24.5.1983 tarih ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunda yer alan hükümler göz önünde bulundurulmak suretiyle bir düzenleme yapılmıştır. Bu Kanunun öngördüğü hükümler, bugünkü toplumsal ihtiyaçları karşıladığı kanaatinde bulunulduğundan, madde metninin düzenlenmesinde esas alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında, hukuken geçerli rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürtülmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Kadının rızasıyla çocuk düşürme hâlinde ise, gebeliğin on haftayı aşmamış bulunması koşulu ile fiil suç oluşturmayacaktır.
İkinci fıkraya göre, tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunun düşürtülmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında da ceza öngörülmüştür. Buna karşılık, tıbbî zorunluluk bulunduğu takdirde on haftayı aşan gebelik hâlinde çocuğun alınmış bulunması, ceza sorumluluğunu gerektirmemektedir. Somut olayda tıbbi zorunluluğun bulunup bulunmadığı, tıp biliminin verilerine göre belirlenecektir.
Maddenin üç ve dördüncü fıkralarında, çocuk düşürtme suçlarının neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir.
Beşinci fıkrada; rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların gebeliği sona erdirme konusunda meslek olarak yetkili olmayan kişiler tarafından işlenmesi, bu suçlardan dolayı verilecek cezanın artırılması sebebini oluşturmaktadır.
Altıncı fıkraya göre, kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması hâlinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için, gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.