Düğünde Takılan Takılar(Altınlar) Yargıtay Karar

21 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.

Düğünde Takılan Altınlar Yargıtay Kararı

Evden Ayrılmayı Tasarlayan Kadının Altınları Önceden Götürmesinin Mümkün Olduğu

Davacı kadın, boşanma davası ile birlikte ziynet eşyasına dair iade edilmesini de talep etmiştir. Mahkeme ziynet eşyasının iadesine dair talebi tefrik edilmiştir. Davacı kadın düğünde takılan takıların dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise düğünde takılan altınların kendisinde olmadığını ve altınlar kendisinde olmuş olsa idi kredi çekerek araba alamayacağını belirtmiştir. Yargıtay, vermiş olduğu karar ile davalı tarafın karar düzeltme talebini kabul etmiş, onama kararının ise kaldırılması kararını vermiş ve kararın bozulmasına karar vermiştir.

Yargıtay ilamında, ziynet eşyasının rahatlıkla saklanılabilen, taşınabilen ve götürülebilen bir eşya olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bu takıları evi terk ederken götürmesinin ve bu eşyaları gizlemesinin de her zaman mümkün olduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilecektir. Dava açan kadın, bu eşyaları evi terk ederken elinden zorla alındığını ve eşyaları götürmesinin önüne geçildiğini ispatlaması gerekmektedir. Ancak dosyada, davacı kadın dosyada buna ilişkin bir ispat gerçekleştirememiştir. Davalı tarafta kaldığına dair ispat gerçekleştirilmediğinden davanın reddine kararı verilmesi gerekirken kabulüne olarak verilen karar bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/4945 Esas, 2019/235 Karar)

Düğünde Takılan Çeyrek Altınlar ile Eşya Alınması

Tarafları arasında görülen boşanma davasında ziynet alacağına dair davalı-karşı davacı taraf talepte bulunmuştur. Mahkeme, davacı kadının ziynet alacağına dair talebini kısmen kabul etmiştir. Ancak davalı-karşı davacı kadın reddedilen kısım için temyiz başvurusunda bulunmuş, temyiz başvurusu sonucu mahkemenin kararı onanmıştır. Bunun üzerinde davalı-karşı davacı kadın, bu karara karşılık karar düzeltme yoluna gitmiştir.

Yargıtay, dosyayı incelemiş ve davalı-karşı davacı kadının 33 çeyrek altınının iadesini talep etmiş, davacı-karşı davalı ise altınların düğünde takılan çeyrek altınların eşi tarafından bilgisi, onayı ile satıldığını belirtmiştir. Söz konusu altınların satımı ile taksitle mobilya ve beyaz eşya ödemesi yapıldığı beyan edilmiştir. Davacı-karşı davalı kocanın beyanı, altınların satıldığı ve eşine geri verilmediği ispatlanmıştır. Tarafların müşterek konutu davacı-karşı davalı kocanın babasına aittir. Davalı-karşı davacı kadının alınan eşyalarla birlikte oturduğu konut, kayınpederine aittir. Davalı-karşı davacı kadının her zaman çıkarılma tehdidi altında olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davacı-karşı davalı erkeğin kabul ettiği 30 çeyrek altının iadesi yönünde karar verilmesi gerekmekte olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacının karar düzeltme talebinin kabulüne kararı verilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1934 Esas, 2018/15095 Karar)

Evden Fiziksel Şiddet Görerek Ayrılan Kadının Ziynete İlişkin Talebi

Taraflar arasında görülen boşanma ve ziynet alacağı yönünden görülen davada, ziynet alacağı talebi reddedilmiş ve davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde, ziynet alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı ise cevap dilekçesinde, kadının evi terk ettiğini, evi terk ederken altınları da götürdüğünü beyan ederek ziynet talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davacı-karşı davalının tanığı kocanın annesinin bir banka kasasında altınları sakladığını beyan etmiştir.

Yargıtay, incelemiş olduğu dosyadan davacı-karşı davalı kadının fiziksel şiddet görerek evden ayrıldığını altınların da erkekte kaldığı ve iade etmediği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu ret kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/583 Esas, 2018/14870 Karar)

Davacının Ziynet Alacağı Davasında Ziynete İlişkin Cins, Miktar ve Değer Belirtmesi Zorunluluğu

Taraflar arasında görülen boşanma davasında davacı-karşı davalı kadın tarafından reddedilen ziynet alacağı yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, incelemiş olduğu mahkeme dosyasının vermiş olduğu hüküm altına alınan ziynet eşyasının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı olarak belirtilmeden karar verildiğini gözetmiştir. Ancak hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı olarak belirtilmeden hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı bulunmuştur. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin kararını bozmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/5591 Esas, 2018/14631 Karar)

Düğünde Takılan Altınların Elinden Alındığına Dair Tanık Beyanı

Davacı kadın, ziynet eşyasının iadesi talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı kadının açmış olduğu dava reddedilmiş ve davacı bu karara karşılık temyiz yoluna başvurmuştur.

Tarafların evliliği yirmi iki yıldır devam ettiği ve düğünde takılan altınların davalıda kaldığını, aynen iade edilmesine, mümkün değil ise bedelinin ödenmesine yönelik dava açmıştır. Ancak davalı ise taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğunu ve iddia edildiği kadar takı takılmadığını, davacının takılar ile birlikte evi terk ettiğini savunarak davacının açmış olduğu davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacı tanıkların yirmi iki yıl öncesine kadar takılan altın sayılarının bilmelerinin mümkün olmadığını ve bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, başkaca bir delil sunulamadığını beyan ederek davanın reddine karar vermiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde kural olarak düğünde takılan altınlar kime takılırsa takılsın kadına ait olduğunu belirtmiştir. Davacı kadının düğünde takılan altınların davalı eşi tarafından alındığına dair ispat yükü olduğunu da eklemiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı kadının ispat külfetinde olduğu ve ispat için tanık deliline dayandığını belirtmiştir. Davacı tanıkları, davacının akrabası olup hangi altının davalı tarafından bozdurulduğunu, hangi altının ise davacı tarafından harcandığına dair ayrıntılı beyanda bulunmuştur. Yargıtay, ilgili kararında, hakimin tanık beyanı ile bağlı olmadığını, tanığın doğru söylemediğine dair belirti ya da inandırıcı delil yok ise tanık beyanlarının aksi yönünde karar verilmesini engelleyebileceğini belirtmiştir. Bunun yanında akraba ya da diğer bir yakınlı türünde tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep değildir. Bütün bu nedenlerle ilgili kararda, tanık beyanı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ve mahkemenin vermiş olduğu kararın bozulması yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/9471 Esas, 2018/12221 Karar)

Ziynet Eşyalarında Talebe Bağlılık

Taraflar arasında görülen davada, ziynet alacağına ilişkin talepte bulunulmuştur. Davacı taraf, düğünde takılan altınların bozdurulduğunu ve toplam 5.000 TL değerindeki yatak odası takımı ve ev aletleri gibi eşyaların bedelini talep etmiştir. Ancak davalı ise, davacının evden ayrılırken eşyaları yanında götürdüğünü belirterek davacının açmış olduğu davanın reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda davacının açmış olduğu davadaki talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Yargıtay, temyiz itirazı sonucu dava dosyasını incelemiştir. Tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olduğu ve fazlasına dair bir şeye hükmedemeyeceğini belirtmiştir. Bu nedenle hakim, istenilenden fazla bir şeye hükmedemeyeceğini belirtmiştir. Somut olayda, bilirkişi raporunda davacıya 12 bilezik, 14 ayar bir bileklik, 14 ayar tek taş, 14 ayar alyans, 14 ayar inci kolye, 14 ayar bileklik, 18 adet çeyrek altın, 1 yarım ve 1 tam altın takıldığını tespit etmiştir. Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan rapor hükme alınmıştır. Ancak davacı, dava dilekçesi ile 11 bilezik ve 10 çeyrek altın ile sınırlamıştır. Bu nedenle yargılama davacının talebi doğrultusunda yapılması gerektiğinden mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/100 Esas, 2018/12139 Karar)

X-RAY Cihazından Geçerken Valizden Düğünde Takılan Altınların Çıkması

Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasında, davacı ziynet eşyasına dair talepte bulunmuş ancak mahkeme davanın reddine kararı vermiştir. Davanın ret kararına karşılık, davacı temyiz yoluna başvurmuştur.

Taraflar 2001 yılında evlenmiş, evlendikten sonra yurt dışında ailesi ile birlikte kalmaya zorlanmıştır. Davalının kendisini başkası ile aldattığını öğrenen davacı, pasaportu alındıktan sonra Türkiye’ye baba evine yollanmış ve takılan takıların kendisine verileceği söylense de takılar iade edilmemiştir. Davacı, takıların aynen iadesine, mümkün değil ise şimdilik bildirilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iade edilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Ancak yerel mahkeme, davacının davasını ispatlayamamış olduğundan davanın reddine karar vermiştir.

Davacı tanıkları mahkemede, tarafların Belçika’da ayrıldıklarını ve Türkiye’ye birlikte geldiklerini, havaalanına birlikte gittiklerini beyan etmiştir. Davalı tanıkları, havaalanında X-RAY cihazından birlikte geçerken davacının valizinin açıldığını ve içinden çok sayıda altın çıktığını ve görevlilerin sorması üzerine bu altınları ağabeyine takacağını söylediğini belirtmişlerdir. Ancak davalının diğer tanığı, X-RAY cihazından geçerken durdurulmadığını davacı Belçika’da valiz hazırlarken altınları valizine koyduğunu ve ağabeyine düğünde takacağını söylemiştir. Yargıtay kararında, davalı tanıklarının çelişkili ifadelerde bulunduğunu ve davalıların altınların davacı üzerinde kaldığını tanıtlayamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle davanın reddine kararı verilmesinin hukuka aykırı olmasından bozma kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/484 Esas, 2018/11743 Karar)

Davacının Altınların Zorla Elinden Alındığına Dair İddianın İspatlanamaması

Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasında, dava dilekçesinde katkı payı ve katılma alacağı talebi ile birlikte ziynet eşyalarının iadesine ilişkin talepte bulunmuştur. Davalı ise davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkeme tarafından davacının ziynet eşyasının iadesine dair talebi kabul edilmiştir.

Somut olayda davacı kadının boşanma davası açmak için ortak konuttan ayrıldığına ziynet eşyasının evde kaldığını ileri sürmüştür. Davalı koca ise ziynetlerin davacı eşinden alınmadığını ve onda kaldığını savunmuştur.

Yargıtay, kararında, ziynet eşyasının rahatlıkla saklanabilen ve kolayca taşınabilen bir eşya niteliğinde olduğunu belirterek davacının dava konusu ziynet eşyasının elinden zorla alındığını ispatlamakla yükümlü olduğunu belirtmiştir. Ancak somut olayda, davacı kadının eşi ile aralarında geçen bir tartışmada baba evine davalı tarafından bırakıldığını ve daha sonrasında davalının iş yerine gittiğinde konuştuğunu, davalının hatasını kabul ettiğini belirterek müşterek konutta birlikte yaşamaya devam ettiklerini belirtmiştir. Daha sonra, davacı kadının evi son terk ettiğinde ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğu ve zorla elinden alındığını ispatlayamadığı belirtilmiştir. Bu nedenle davanın kabulüne kararının hukuka uygun olmaması gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11912 Esas, 2018/18269 Karar)

Ziynet ve Çeyiz Alacağında Senede Karşılık Senet İspatı

Taraflar arasında görülen davada, ziynet eşyası ve çeyiz alacağına dair talepte bulunulmuştur. Davacı, davalı eşinin baskısı ile altınları muhafaza etmek amacıyla banka kasasına konulduğunu belirtmiştir. Davacı, banka kasasına konulan altınların kayınvalidesi tarafından kendi adına olan bir kasada muhafaza edildiğini haricen öğrendiğini belirtmiştir. Davacı, müşterek konuttan ayrılırken ziynet ve çeyiz eşyalarını istediğini ancak davalıların kabul etmediğini belirterek alacak davası açmıştır.

Mahkemede görülen dosyada, çeyiz senedinde imzası bulunanların imzaya karşılık itirazda bulunmadığı, çeyiz senedinde yazılı olan çeyiz ve ziynet eşyalarının teslim edildiği tarafları bağladığı, davacıya bu eşyaların iadesinin yazılı bir şekilde ispat edilmesi gerekmektedir. Davalılar, savunmalarını tanıkla kanıtlamalarının hukuken mümkün olmamasına rağmen tanık deliline dayanmış ve yemin deliline de dayanmamışlardır. Bütün bu nedenlerle, mahkeme, davacının davasını kısmen kabul etmiş ve davalılar temyiz yoluna başvurmuşlardır.

Yargıtay, dosya incelemesinde, davacı, evlilikten sonra bir süre Türkiye’de, daha sonra Belçika’ya gittiğini ve gittikten sonra kendisinde bulunan ziynet eşyalarını davalı baskısı sonucu davalılara verildiğini ileri sürmüştür. Davacı, eşyaların kendisine teslim edilmediğini ileri sürmüş, zorla elinden alındığını belirtmiştir. Davacı, zorla elinden alındığını belirterek teslim edilmediğini belirtmemiştir. Bu durumda da ziyneti davacıya iade edildiğinin kabul edilmesi gerektiğinden bahisle mahkemenin kararını bozmuştur.

Ziynet Alacağına İlişkin Talepte Yemin Delili

Taraflar arasında boşanma davası ve ziynet alacağına ilişkin talepte bulunulan dava görülmüştür. Mahkeme tarafından kadının açmış olduğu boşanma davası kabul edilmiş, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Ancak mahkemenin vermiş olduğu hükme erkek tarafından temyiz itirazında bulunulmuştur. Yargıtay, kadının takı para alacağına ilişkin temyiz itirazına yönelik incelemede, taraflardan her birinin dayandırmış olduğu olguların varlığını ispatlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın takı para alacağı olan 2000 TL’nin kendisinden alınarak iade edilmediğini ileri sürmüş ancak iade edilmediğini delillerle ispat edememiştir. Ancak davacı-karşı davalı kadın delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır. İspat yükü kendisine düşen taraf, iddiasını ispatlayamadığı vakit, talebine ilişkin yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalıdır. Mahkemenin yemin delili ile ilgili usuli işlemler yapılmadan hüküm kurulması eksik inceleme ile hüküm kurulduğundan reddine kararı doğru görülmemiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/6553 Esas, 2018/12197 Karar)