Evliliğin İptali Yargıtay Kararları
08 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.Evliliğin İptali Davası Yargıtay Kararları
Evliliğin Butlanı Davası Esnasında Davacının Ölümü
Davacının vasisi evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali talebi ile dava açmıştır. Ancak davacı davanın devamı sırasında ölmüş ve evlilik ölümle son bulmuştur. Bu nedene evliliğin mutlak butlan ile iptaline yönelik talebi de konusuz kaldığından mahkeme tarafından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken mutlak butlan ile batıl olduğuna dair karar vermiştir. Yargıtay ilamında, mahkemenin mutlak butlan ile batıl olduğuna dair karar vermesini usul ve hukuka aykırı bulmuştur. Ancak yargılamanın yeniden yapılması gerektirmediğinden düzeltilerek onanmasına kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/4992 Esas, 2018/13690 Karar)
Şizofreni Hastası Olduğunu Gizleyerek Evlenmesi
Davacı-karşı davalı erkek dava açarak eşinin şizofreni hastası olduğunu ve bu hastalığın kendisinden gizlenerek gerçekleştirdiğini bildirerek nisbi butlan ile evliliğin iptaline kararının verilmesi istenilmiştir. Davalı-karşı davacı olan kadın eş ise birleşen dava ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanmak istemiştir. Mahkeme, asıl dava ile birleşen davanın kabulü ile tarafların evliliklerinin mutlak butlan ile iptaline karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, hakimin tarafların talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini belirtmiştir. Mahkemenin talepten farklı olarak mutlak butlan ile evliliğin iptaline karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtaya başvurulması akabinde ilamda, evliliğin nisbi butlanla iptali davasının tefrik edilerek bekletici mesele yapılması gerektiği yönünde bozulmuştur. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, evliliğin nisbi butlanla iptali davasını reddetmiştir.
Yargıtay, toplanılan delil ve yargılamadan davalı kadının şizofreni hastası olduğu halde bunu davacı erkekten gizleyerek evlenmiştir. Bu durum ilgili kanun maddesinde, davacı eş ve tarafların altsoyu için ağır tehlike teşkil etmiş olması zorunludur. Sonuç olarak Yargıtay ilamında, davalı kadının rahatsızlığının evlenme tarihi itibariyle olduğu, yatarak tedavi edilmeye çalışıldığı, kendisi ve çevresindekiler bakımından da tehlike arz ettiğinin ispatlanmış olmasından kararın bozulması yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/5989 Esas, 2018/12811 Karar)
Cumhuriyet Savcısının Açmış Olduğu Evliliğin Butlanı Davasında Savcının Duruşmaya Katılma Zorunluluğu
Yargıtaya konu olan dava, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline ilişkin Cumhuriyet savcısı tarafından açılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre Cumhuriyet savcısı, kanunda açık görülen hallerde hukuk davası açar ise taraf olarak yer almaktadır. Evliliğin mutlak butlanı davasını açmak, Cumhuriyet savcısının görevidir. Bu görevin doğal sonucu olarak Cumhuriyet savcısının duruşmalara katılması sağlanmadan yokluğunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Yargıtay, tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu kararı bozmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/1418 Esas, 2018/12647 Karar)
Evliliğin Bipolar Afektif Bozukluk Bulunması Nedeniyle Butlanı Davasının Bekletici Mesele Yapılmadan Karar Verilmesi
Davalı-davacı kadın, kocasının açmış olduğu boşanma davasına birleşen dava yönünden dava açmış ve eşinde bipolar afektif bozukluğun olduğunu ve bu nedenle evliliğin iptaline karar verilmesi yönünden karar verilmesini istemiştir. Söz konusu bu hastalığın kendisi ve altsoyu için tehlike arz ettiğini ve bu hastalığın evlilik öncesinde kendisinden gizlendiğini belirtmiştir. Davalı-davacı kadın, davasını terditli olarak açmış evliliğin iptaline karar verilmemesi halinde tarafların boşanmalarına karar verilmesi yönünde talepte bulunmuştur. Yerel mahkeme, tarafların boşanmalarına karar vermiştir.
Yargıtay, öncelikle mahkemenin yapması gereken ilk işin davacı-davalı erkek eşin rahatsızlığının ağır tehlike yaratacak bir iş olup olmadığına dair bir resmi sağlık kurulu raporunun aldırılması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında davalı-davacı kadının açmış olduğu dava, nisbi butlan ile evliliğin iptali olduğu yönünde olup boşanma davasından tefrik edilerek bekletici mesele haline getirilmesidir. Evliliğin iptali davasının sonucu beklendikten sonra tarafların boşanma talepli davaları hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu kararı usul ve yasaya aykırı bulduğundan bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/25713 Esas, 2018/12091 Karar)
Eşin Şizofreni, Anksiyete Bozukluğu, Bipolar Duygulanım Bozukluğu Olması Halinde
Taraflar arasında görülen davada, davacı-karşı davalı eş eşinin evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olduğunu belirterek evliliğin butlanına karar verilmesi yönünde talepte bulunmuştur. Yerel mahkeme tarafından bu talep kabul edilmiştir.
Dosya incelemesinde, tarafların 04.04.2014 tarihinde evlendiğini, 12.03.2015 tarihli sağlık kurulu raporunda “bipolar afektif bozukluk, remisyonda” tanısı konulmuştur. Ancak 12.06.2015 tarihli sağlık kurulu raporunda ise “bipolar bozukluk tanısı” konulmuştur. Bu hastalık adına tedavi gördüğü, hastalığın kronik olduğu, zaman zaman düzelmeler ve alevlenmeler seyrettiği belirtilmiştir. Ayrıca nüks döneminde evliliğin eş açısından çekilme hale geldiği de raporlandırılmıştır. Yargıtay, dosya incelemesinde her iki yerden alınan raporlar arasında, kadının sürekli olarak ayırt etme gücünü engeller nitelikte hastalığının olup olmadığına dair çelişki mevcut olduğuna rastlamıştır. Bu nedenle Yargıtay ilamında, tüm tedavi kayıtları ve raporla birlikte evlenmeye engel derecede akıl hastalığının olup olmaması konusunda rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden eksik inceleme nedeniyle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/20952 Esas, 2016/14470 Karar)
Sahte Evlilik Sözleşmesi
Taraflar arasında görülen davada, davacı-karşı davalı kadın eşine karşı evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açmıştır. Ancak davalı-birleşen davacı erkek ise, kendisinin kadın ile zorla evlendirildiğini resmi nikah akdi yapılmadığını iddia ederek evliliğinin yoklukla batıl olduğunu belirtmiştir. Davalı-birleşen davacı, kendisinin kimliğinin babası tarafından zorla alındığını, reşit olmamasına rağmen ne kendisinin ne de reşit olmadığından anne ve babasının onayı olmadan sahte evlilik sözleşmesi gerçekleştirildiğinden bahisle yoklukla batıl olan evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme ise davalı-birleşen davacı erkeğin davasının reddine kararını vermiş, davacı-davalı kadının davasını kabul ederek tarafların boşanmalarına karar vermiştir.
Söz konusu karar, temyiz edilmemiş olsa da açıkça Yargıtay tarafından yasaya aykırı bulunmuştur. Bu nedenle hükmün bozulması gerektiğini belirtmiştir. Davalı-birleşen davacı erkek tarafından açılan evliliğin iptali davası mahkeme tarafından tefrik edilmemiş, o davanın sonucu beklenmeden boşanma davasına bakma yönünde bir karar almamıştır. Bu nedenle tefrik edilmeyen dosyanın beklenilmeden karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/12903 Esas, 2018/4653 Karar)