İştirak Nafakası Şartları

01 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.

 

İştirak Nafakası Nedir, Hesaplanması, Şartları ve Arttırılması Nasıldır?

Boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçlarından tedbir nafakası ve yardım nafakası dışında kalan neticelerinden biri olan iştirak nafakası, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş tarafından, müşterek çocuğun yetiştirilmesi, korunması, sağlık, bakım ve eğitim giderleri için eşin mali gücü oranında, velayetin bırakıldığı tarafa ödenen bir nafaka türüdür. Evlilik birliğinden doğan çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen gösterme yükümlülüğü aslında boşanma ile birlikte de ayrı ayrı devam eden bir yüküm haline dönüşmektedir. Ayrıca iştirak nafakasını talep edebilecek kişiler Türk Medeni Kanununun 329.maddesinde sayılmıştır. Buna göre;

  1. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.
  2. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir.
  3. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

Türk Medeni Kanunu 182/II-III uyarınca;

 Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

ibareleri ile düzenlenen bu konu, boşanma davası sonucunda velayeti kendisine bırakılan ana ya da babanın çocuğun bakım ve yetiştirilmesi için mali zorunluluklarını yerine getirmesiyle mükellef olmasının yanısıra hakimin eş tarafından talep edilmese dahi velayetin bırakılmadığı tarafa da mali gücü oranında ve somut olayın şartları gereğince çocuğun bakım ve diğer giderleri için katılma şeklinde oluşan iştirak nafakasına hükmetmesi sonuçlarını doğurmaktadır.

Boşanma Davası sırasında talep edilebilen iştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ödenmeye başlanırken bu nafaka, boşanma davasından sonra da herhangi bir zamanaşımına tabi olmaksızın kural olarak çocuğun ergin olmasına kadar istenebilmekte ve nafakanın bitiş tarihi de çocuğun ergin olduğu tarih kabul edilmektedir. Ancak Türk Medeni Kanununun 328.maddesinde ‘’Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.’’ şeklinde istisnası düzenlenmiştir.

Hakimin geniş takdir yetkisine sahip olduğu boşanma davalarında örneğin ilkokula giden çocuk için ayrı liseye giden çocuk için eğitim giderleri ve sosyal ihtiyaçları bakımından farklı değerlendirilen iştirak nafakası, değişen yaşam koşulları ile aşağıda da örnek Yargıtay kararı verildiği üzere karşı taraftan nafakanın artırılması yönünde talep edilebilmektedir.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2012/19324

Karar : 2012/23389

Tarih : 13.11.2012

İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIRILMASI

Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun artan ihtiyaçları ve nafakaya ilk hükmedildiği tarihten, dava tarihine kadar 5 yıllık bir sürenin geçtiği nazara alındığında takdir edilen iştirak nafakası düşüktür.

DAVA VE KARAR

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ KARARI

Davada, 100 TL olan yoksulluk nafakasının 175 TL`ye, 50 TL olan iştirak nafakasının ise 400 TL`ye yükseltilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

Mahkemece, aylık 175 TL yoksulluk ve 100 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katkıda bulunması gerekir.

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana-baba tarafından müşterek karşılanması da ilke olarak kabul edilmiştir (TMK.327 ).

Bu nedenledir ki, iştirak nafakasının çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana-babanın mali durumları da gözetilerek takdiri gerekir.

Somut olayda, çocuk 2000 doğumlu olup, davalı baba kendi aracı ile şoförlük yapmakta, davacı anne ise, işçi olarak çalışmaktadır.

Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun artan ihtiyaçları ve nafakaya ilk hükmedildiği tarihten, dava tarihine kadar 5 yıllık bir sürenin geçtiği nazara alındığında takdir edilen iştirak nafakası düşüktür.

Bu itibarla, mahkemece yukarıda belirtilen ilkel ve esaslar gözetilerek, TMK.nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.