Özel Hayatın Gizliliği İhlal Suçu Yargıtay Kararla

09 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL SUÇU 

Y.12.CD, E: 2013/25838, K: 2014/10752, T: 05.05.2014: “… TCK'nın 134. maddesinde korunan suçun maddi unsurunun kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edilmesi olduğu, müştekinin çalışmış olduğu iş yerinde ve işle ilgili belgeler açısından bu şekilde bir incelemenin müştekinin özel hayatının gizliliğine yönelik bir kasıt taşımadığı, iş yeri olması itibariyle ortak alana dahil olan çalışmalarından dolayı bu tür bir kontrolün yapıldığı, sanıklara atılı özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı; sanık ...'in tartışma sırasında katılana söylediği iddia edilen sözler hakaret niteliği taşımadığından bu sanığa atılı hakaret suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla,…”

Y.4.HD, E.2006/13723, K.2007/13089, T.26.10.2007: “….Somut olayda; davacı, müdür olarak çalıştığı okulda öğretmenler arasında yaşanan huzursuzluğu gidermek için davalı öğretmen Derya'yla görüşmek istemiş, davalının bir sonraki gün evine davet etmesi üzerine eşi ve çocuğu ile birlikte kendisini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında davacının ses ve görüntüsü gizlice kaydedilmiş ve Mustafa isimli şahsa verilmiştir. Davacının beyanlarından rahatsızlık duyan Mustafa, Cumhuriyet Savcılığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'na şikayette bulunmuştur. Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tahkikat sonucunda "şüphelinin konuşmalarının gizlice kaydedildiği CD'nin CUMK'nın 206/2-a, 217/2. maddeleri uyarınca rızası dışında kaydedilmesi nedeniyle hukuka uygun elde edilmiş delil niteliği taşımadığı" gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Davalıların gizlice ses ve görüntü kaydetme biçiminde gerçekleşen bu eylemi, davacının şeref ve haysiyetine tecavüz etme amacı güdülmemiş olsa bile, kişilik haklarına saldırı oluşturur. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler karşısında TMK'nın 24. maddesi yollamasıyla BK'nın 49. maddesi uyarınca davacı lehine manevi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi…”

Y.12.CD, E.2015/9708, K.2016/10986, T.29.06.2016:  2-Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Katılanın, sanıklardan Necip’in fabrika müdürü, sanık ...’in ise insan kaynakları şefi olduğu fabrikada işçi olarak çalıştığı, kendisi hakkında yürütülen başka bir (cinsel taciz, hakaret ve tehdit) soruşturma nedeniyle tebligat adresini çalıştığı fabrikanın adresi olarak bildirmesi nedeniyle, katılan hakkında yapılan soruşturma sonrası açılan kamu davasının yargılamasını yapan ... Sulh Ceza Mahkemesi’nce, katılanın çalıştığı fabrikaya duruşma tarihi ile iddianamenin bulunduğu tebligatın fabrikaya yapılarak, evrakların gelen evrak dağıtım sorumlusu sanık ...’e teslim edildiği, sanık ...’in, tebligat evrakını katılanın haberi olmaksızın açarak okuduktan sonra, fabrikanın müdürü olan diğer sanık ...’e gösterdiği, evrakların daha sonra katılana teslim edildiği olayda,…Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, katılanın sanık sıfatıyla yer aldığı ceza davasına konu yapılan olayların, niteliği itibariyle herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerdiği, tebligatın şahsa özel yapıldığı yapıldığı halde sanık tarafından açılarak okunduktan sonra, katılan yerine doğrudan diğer sanık ...’e verildiği dikkate alındığında, TCK’nın 134/1-1.cümle ve maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraat hükmü kurulması…BOZULMASINA, 29/06/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…”

Y.2.CD, E.2010/65, K.2011/40855, T.07.12.2011: “….1- ) Sanığın, yakınana ait konutun eklentisi sayılan bahçe içerisindeki odunluk tabir edilen yere girip yanan banyo ışığı ve su sesinden birinin banyo yaptığını düşünerek, cep telefonunu banyo penceresinin aralık olan yukarı kısmından içeri tutmak suretiyle içerisini görmeden ve daha önce hiç tanımadığı halde banyo yapmakta olan mağdurenin çıplak görüntülerini kaydetmesi şeklindeki eyleminin, mağdurenin gizli yaşam alanına girerek başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması sebebiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu düzenleyen 5237 Sayılı T.C.K.nun 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin tartışılmaması,…”

Y.4.CD, E.2013/33455, K.2016/1541, T.01.02.2016: “… Somut olayda, mağdurun müracaatı üzerine sanığın telefonundan görüntüler elde edilmesi, sanığın, fotoğrafları mağdur uyurken çektiğini, mağdurun kendisinden ayrılmak istediğini söylemesi üzerine telefonundaki resimlerden bir tanesini gösterdiğini kabul etmesi karşısında, sanığın, arkadaşlıklarının ve cinsel birlikteliklerinin devamını sağlamak suretiyle kendisine yarar sağladığı, tehdit içeren sözlerinin kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı anlamına geldiği gözetilmeden, hangi hukuksal gerekçelerle mağdurun anlatımlarının reddedildiği de açıklanmadan, yüklenen suçun tehdit olabileceği, bu suçlamanın da kanıtlanamadığı şeklindeki yetersiz gerekçelerle beraat kararı verilmesi,…”

Y 4. CD E.2014/2222 K.2015/24755 T.18.03.2015: “….Sanığın katılanın telefon hafıza kartını bir şekilde ele geçirip facebook şifrelerini de kırarak bu hesabı kullanmaya başlayıp elde ettiği fotoğrafları facebooktan yaymaya başlayacağını söyleyerek kendisiyle görüşmeye devam etmesi için kendine ait telefondan katılana ait telefona gönderdiği "elimde görüntülerin var, bunları yayınlayacağım", "faceteki resimleri beğenmediysen değiştireyim mesela oteldeki faturayı ya da seni s... görüntüleri koyayım", "Nazillideyim gel görüşelim yoksa orayı başınıza yıkarım haber bekliyorum", "benim sana yaptığım masrafı yollamazsan 29 Nisan gecesi Anemon Otelde kaldığımızı belgeleyen faturayı bütün Nazilli’ye, eşine, ailesine yollarım, kesinlikle haber bekliyorum en geç yarına" gibi mesajların içerikleri ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın şantaj, bilişim sistemine girme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği anlaşılmakla, TCK’nın 107/2, 243/1 ve 134/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle beraat hükümleri kurulması kanuna aykırıdır…”

Y.12.CD, E.2014/4757, K.2014/21633, T.03.11.2014: “…Sanığın, sahte facebook hesaplarından ilkini mağdur F. adına, ikincisini mağdur C.. adına, yaklaşık 17 gün arayla oluşturduğu, iddianamede, ilk hesapta sadece mağdur F..nin, ikinci hesapta ise mağdurların tamamının telefon numarasına yer verildiği belirtilerek, sanığın mağdur sayısınca üç kez cezalandırılmasının talep edildiği nazara alındığında, sanığın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu birden fazla kişiye karşı tek bir fiille ve mağdur F..'ye karşı bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla defa işlemesinden dolayı sanık hakında TCK'nın 136/1, 43/1 ve 136/1, 43/2. maddeleri gereğince iki mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde tek hüküm kurularak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan eksik cezaya hükmedilmesi,…”

Y 12. CD E.2015/15237 K.2017/3123 T.12.04.2017: “…1- Oluşa ve kabule göre; sanığın, suç tarihinde, rıza dahilinde 15-18 yaş aralığındaki katılan ile cinsel ilişkiye girdiği görüntüleri cep telefonunun kamerasıyla çekip kaydettiği olayda, Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, cep telefonu ile kaydeden sanığın eyleminde TCK'nın 134/1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 16 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı TCK'nın 226/3-1. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında, TCK'nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,…”

Y.12.CD, E.2015/9708, K.2016/10986, T.29.06.2016:  “…1-Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Katılanın, sanıklardan N.’in fabrika müdürü, sanık ...’in ise insan kaynakları şefi olduğu fabrikada işçi olarak çalıştığı, kendisi hakkında yürütülen başka bir (cinsel taciz, hakaret ve tehdit) soruşturma nedeniyle tebligat adresini çalıştığı fabrikanın adresi olarak bildirmesi nedeniyle, katılan hakkında yapılan soruşturma sonrası açılan kamu davasının yargılamasını yapan ... Sulh Ceza Mahkemesi’nce, katılanın çalıştığı fabrikaya duruşma tarihi ile iddianamenin bulunduğu tebligatın yapılarak, evrakların gelen evrak dağıtım sorumlusu sanık ...’e teslim edildiği, sanık ...’in, tebligat evrakını katılanın haberi olmaksızın açarak okuduktan sonra, fabrikanın müdürü olan diğer sanık ...’e gösterdiği, evrakların daha sonra katılana teslim edildiği olayda, Sanık ...’in, katılanın müdürü pozisyonunda olduğu, tebligat evrakını bizzat açmadığı, evrak kendisine geldikten sonra doğrudan katılana teslim ettiği dikkate alınarak, suç işleme kastı bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden…ONANMASINA,…”

Y.12. CD, E.2015/9893, K.2016/12504, T.09.11.2016: “…Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; kız öğrencilerle iletişime geçme amacını taşıyan sanık ...'nin, katılan mağdur ... ve arkadaşlarının öğrenim gördüğü lisenin telefon numarasını arayarak, santraldeki görevli tarafından, talebi üzerine yönlendirildiği okul kantinindeki çalışan ile konuşup, kız öğrencilerden birisinin telefona bakmasını istemesinin ardından görüştüğü mağdurun sınıf arkadaşı 16 yaşındaki Tayyibe'ye, kendisini “Ali Hoca” olarak tanıtarak, okul müdür yardımcısının adının da Ali olması nedeniyle mağdurun arkadaşını kandırıp, onun güvenini kazandıktan sonra, ekonomik durumu zayıf ve başarılı olan öğrencilerin kendisine kontenjan ayrılan dershanelere burslu gönderileceğini bahane ederek mağdurun arkadaşından bu niteliklere sahip kız öğrencilerin isim ve cep telefonu numaralarını göndermesini istediği ve mağdurun arkadaşı tarafından kullanımındaki cep telefonuna gönderilen mesaj sayesinde mağdurun kişisel veri niteliğindeki adı, soyadı ve cep telefonu numarasını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle ele geçirdiği anlaşılmakla, Sanığın sübut bulan eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı ve iddianamede eylemin tarif edildiği dikkate alınıp, sanığa, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 136/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak, TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütlerden suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu ile güttüğü amaç ve saiki de nazara alınıp, temel cezada asgari hadden uzaklaşılarak, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, katılan mağdur ...'in kendisini telefonla arayanın müdür yardımcısı olmadığını anlayıp telefonu kapatması nedeniyle adı geçenin özel hayatına müdahalede bulunulmamasından dolayı sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığına dair sanığın eyleminin salt TCK'nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verilmesi,…BOZULMASINA, 09.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi….”

Y.12.CD, E.2016/10498, K.2017/193, T.11.01.2017: “….Kovuşturma evresinde yapılan keşfe dayalı olarak hazırlanan 25.05.2015 tarihli bilirkişi raporuna ve bilirkişi raporuna ekli fotoğraflara göre; sekiz adet kameradan üçünün çekim açısının katılanın evinin önü ile merdivenini, bahçe kapısı girişini ve bahçesinde bulunan hayvan barınağını görecek şekilde ayarlandığı tespit edilmiş ise de, her üç kameranın bulunduğu yer ile katılanın evi arasında yaklaşık 40 metre mesafe olup, 10 metreye kadar teşhise yarar görüntü kalitesi olan bu kameralarla katılanın evinden çıkan ya da bahçesinde bulunan şahısların şekil olarak fark edilmekle beraber cinsiyetinin ve kim olduklarının ilk bakışta belirlenemeyecek olması, kameraların kurulduğu tarihten itibaren görüntü açılarının değiştirilmemiş olması, yurt dışında yaşayan sanığın, şikayete konu kameraları güvenlik amacıyla takdırdığına yönelik savunması karşısında, katılanın aynı iddiaları ile ilgili daha önce görülen ve sanığın beraati ile sonuçlanan K…. 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2013 tarihli, 2012/188 esas, 2013/72 karar sayılı kesinleşmiş ilamını içeren dava dosyası da dikkate alındığında, sanığın, sekiz adet kameradan üçünün yönünü katılanın özel yaşam alanına müdahale edecek şekilde ayarladığına ve katılanı sürekli gözetimi altına alarak onun özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak görüntüsünü veya sesini kaydetme kastıyla hareket ettiğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, yerel mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Y.12. CD E.2016/2244 K.2017/5453 T.21.06.2017: “…2- Dosya kapsamına göre, sanık ...'in, kaldırımda yürümekte olan mağdurlar ... ile ...'yı ısrarla takip edip, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, 25 metre ilerisinde olan mağdurlara doğru odaklayarak, mağdurların bilgileri dışında fotoğraflarını çektiği ve ihbar üzerine kolluk görevlilerince yakalanıp, sanığa ait cep telefonununda inceleme yapılması sonucunda mağdurların arkalarından görüntülendiği tek kare fotoğrafın tespit edildiği olayda;…sanığın sübut bulan zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 134/1 ve 43/2. madde ve fıkrası atfıyla aynı Kanun'un 43/1. madde ve fıkraları gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, mağdurların kamusal alanda olmaları nedeniyle sanığa yüklenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşmadığına dair özel hayatı salt mekana indirgeyen ve yasal olmayan gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi,…BOZULMASINA, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”

Y.12.CD, E.2017/150, K.2017/6231, T.13.09.2017: “...Sanığın ve katılanın bir süre arkadaş olduğu, daha sonra arkadaşlıklarının sona erdiği, sanığın katılan ile birlikteliği sırasında katılan ve sanığın yanyana çektirdikleri fotoğrafları kendi facebook sayfasına koyduğu, arkadaşlıkları sona erdikten sonra katılanın fotoğrafların kaldırılmasını sanıktan talep etmesine rağmen sanığın bahse konu fotoğrafları kaldırmadığı olayda, Dosya kapsamından sanık ile katılanın ilişkilerini 2012 yılı eylül ayına kadar sürdürdükleri ve beraber oldukları dönemde çektirdikleri fotoğrafların, facebooka konulma tarihi tam olarak tespit edilemese de, tarafların beraber oldukları dönemde sanık tarafından kendisine ait facebook sayfasına konulduğu ve o dönem itibariyle katılanın buna itirazda bulunmadığı, katılanın beyanıyla, kendisinin eylül ayında sanıktan ayrılmak istediği, ancak sanığın birlikteliği devam ettirmek istediği, 2012 yılı ekim ayında katılanın, sanığın kendisini tehdit ettiği iddiasıyla, katılan hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ancak daha sonra tehdit eylemiyle ilgili katılanın şikayetinden vazgeçtiği, daha sonra katılan tarafından 12/12/2012 tarihinde de, bahse konu fotoğrafların halen sanığın facebook sayfasında paylaşıldığı iddiasıyla şikayette bulunduğu ve iddianamede de belirtildiği üzere, şikayet tarihi itibariyle fotoğrafların sanığın facebook sayfasında bulunduğunun belirtildiği, sanığın savcılıkta verdiği ifadesinde de, 2012 yılının aralık ayı sonunda bahse konu fotoğrafları kaldırdığı dikkate alındığında, şikayet tarihinden önce katılanın sanığı tehdit suçu nedeniyle şikayet etmesi ve sanığın katılana gönderdiği mesaj bölümünde “o resimlerde benim, ister koyarım face'me ister koymam kimseye de hesap vermem sen de bunu böyle bil.” şeklindeki mesajı da göz önünde bulundurularak, katılanın sanıktan eylül ayında ayrılmak istediğinin kabulü gerektiği ve bahse konu fotoğrafların katılanın rızasıyla sanığın kendi sayfasında paylaşılsa da, katılanın fotoğrafları kaldırması isteminde bulunduktan sonra katılanın rızasından bahsedilemeyeceği ve sanığın fotoğrafları kaldırması gerektiği halde kaldırmadığı, fotoğrafların facebook isimli internet sitesine konulma tarihinin bir önemi bulunmadığı, önemli olan hususun şikayet tarihi itibariyle katılanın rızasının devam edip etmediği ve fotoğrafların facebookta bulunup bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın katılanla yanyana çekilen fotoğrafını facebookta yayınlaması eylemine uyan TCK’nın 134/2-1.cümle gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 'sanığın katılanla beraber çekilmiş olduğu fotoğrafın facebook isimli internet sitesine yüklediği tarihin tam olarak tespit edilemediği, yani katılanla ayrıldıktan sonra rızası dışında yükleyip yüklemediğinin tam olarak tespit edilemediği' gerekçesiyle oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi,…BOZULMASINA, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”

Y.12.CD, E.2014/11530, K.2015/584, T.19.01.2015: “….Sanıkların, mağdurla arkadaşlık kurdukları ve mağdurun, internet ortamından rızası ile gönderdiği çıplak fotoğraflarını flash diske kaydedip, babası M. 'ye vermek suretiyle ifşa ettiklerinin iddia edildiği olayda; mağdurun, cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntüleri kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil, TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesi ve 134/2. maddesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağı, bu suçların, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurun, soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki ifadelerinde, sanıklardan şikayetçi olmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında açılan davanın düşmesi yerine sanıkların mahkumiyetine hükmedilmesi,…SONUÇ : Kanuna aykırı olup; hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki davaların şikayet yokluğu nedeniyle TCK'nın 73, 139 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”

Y.14.CD, E.2012/7618, K.2013/8902, T.10.09.2013: “…Olay günü sanığın, bir alışveriş merkezindeki dükkanın vitrininde bulunan hayvanları izleyen mağdurenin arkasından yaklaşarak elinde bulunan cep telefonunun kamerası ile mağdurenin bacaklarını kaydetmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK.nın 134/1. maddesinde düzenlenmiş özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde cinsel taciz suçundan hüküm kurulması,…BOZULMASINA, 10.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi….”