Silahlı Örgüt Kurma, Yönetme ve Örgüt Üyeliği Suçu
09 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.Örgüt Kurma, Yönetme ve Örgüt Üyeliği Suçu Yargıtay Kararları
-
Yargıtay kararlarının bu bölümünde TCK m.220’de yer alan suç örgütü kurma, yönetme, örgüt üyeliği, yardım etme suçlarına ilişkin kararlar mevcuttur.
-
Aşağıdaki ikinci bölümde TCK m.314’de yer alan “silahlı örgüt kurma, yönetme, üyelik, örgüt adına suç işleme ve yardım etme suçlarına ilişkin emsal yargıtay kararları vardır.
Örgüt Kurucusu, Yöneticisi, Üyesi, Örgüt Adına Suç İşleyen Ne Anlama Gelir?
Suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesinin tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarında ise TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü üyesi örgüt yöneticisinin rızasının varlığı gerek olmadan örgüte fiilen katılan kişidir. Kişinin suç örgütü üyeliğinden suçlanabilmesi için örgütün varlığından haberdar olmalı, bilerek ve isteyerek ona üye olması ve örgütün hiyerarşik yapısında da yerini alması gerekir. Örgüt ile bağlantısı olmadan münferit hareket edenlerin suç örgütü üyesi olarak kabulü benimsemez. Örgüt üyesi olarak kabulde işlediği fîilerin belli yoğunlukta olması gerekir.
Örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleme TCK’nın 220/6. maddesinde gösterilmiştir. TCK’nın 220/7. maddesi ise suç örgütüne bilerek isteyerek yardım eden kişiye ceza vermektedir. Buradaki “Yardımın” örgüt üyeliği seviyesinde olmaması gerekir. Yani örgütü bilip, hiyerarşik yapıda olamadan yardım edendir. TCK’nın 220/7. maddesinde genel manevi destek propaganda, sempati, suç ve suçluyu övme kapsamındadır. Birden fazla suç işleyen, örgüte yanlızca bir suç yardımında bulunan veya örgütün genel amacına yardım eden TCK’nın 220/7. maddesinde değerlendirilir.
Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - 2018/2994 K.).
Suç Örgütü Kurma, Yönetme, Örgüt Üyeliği, Örgüte Yardım Etme Suçunun Unsurları (TCK 220)
Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1.maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesinin tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarında ise TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü üyesi örgüt yöneticisinin rızasının varlığına gerek olmadan örgüte fiilen katılan kişidir. Kişinin suç örgütü üyeliğinden suçlanabilmesi için örgütün varlığından haberdar olmalı, bilerek ve isteyerek ona üye olması ve örgütün hiyerarşik yapısında da yerini alması gerekir. Örgüt ile bağlantısı olmadan münferit hareket edenler suç örgütü üyesi olarak kabulü benimsenmez. Örgüt üyesi olarak kabulde işlediği fîilerin belli yoğunlukta olması gerekir.
Örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleme TCK’nın 220/6. maddesinde gösterilmiştir. TCK’nın 220/7. maddesi ise suç örgütüne bilerek isteyerek yardım eden kişiye ceza vermektedir. Buradaki “Yardımın” örgüt üyeliği seviyesinde olmaması gerekir. Yani örgütü bilip, hiyerarşik yapıda olamadan yardım edendir. TCK’nın 220/7. maddesinde genel manevi destek propaganda, sempati, suç ve suçluyu övme kapsamındadır. Birden fazla suç işleyen örgüte yanlızca bir suç yardımında bulunan veya örgütün genel amacına yardım eden TCK’nın 220/7. maddesinde değerlendirilir.
Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Zaman zaman iştirak halinde birliktelikleri suç örgütü sayılmaya çalışıldığında ve suç örgütü olup olmadığına bakılmaksızın ceza sorumluluk alanı genişletildiği de izlenmektedir.
Bu nedenle bir suç işlemek için iştirak ile suç örgütü arasındaki ayrım ise;
Suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır.
Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma yapılarak saptanabilir. Telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak ve hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bu hususun bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
Bu açıklamalar karşısında;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık … ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıklar …, …, …, …, …, …, bu örgüte yardım etmekle suçlanan sanıklar …, …, … ve …‘ın, telekomünikasyon yoluyla iletişimin kayda alınmasına ilişkin tutanaklarda bu yönde bir bulguya rastlanmadığı da gözetildiğinde, devamlılık içeren, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek(suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine ilişkin kesin, inandırıcı kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, yeterli olmayan gerekçeye yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık …‘ın suç işlemek amacıyla örgüt kurma, sanıklar …, …, … ve …‘ın suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, sanıklar …, …, … ve …‘ın örgüte yardım etme suçlarından cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2017/2837).
Akrabalık İlişkileri ve Örgüt Kurma veya Üyeliği Suçu
Sanıkların, çek senet tahsilatı yapmak üzere Halil Tan liderliğinde fonksiyonel işbirliği ve işbölümü içerecek şekilde örgütlendiklerine dair soyut iddialar dışında, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, örgüt lideri Halil Tan’ın diğer sanıklar Selami Tan ve Muammer Tan ile abi-kardeş olduğu, sanık Fikri Gülüsev’in de bu sanıkların eniştesi olduğu, aralarında akrabalık bağından kaynaklanan birliktelik bulunduğu, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gözetilmeden, beraatlari yerine yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar No:2008/7820).
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunda Kişi Sayısı
5237 Sayılı TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibarıyla devamlılık göstermesi; oluşumun yapısı ve üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması; üyeleri üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanması gerekir. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur bakımından somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Somut olaylarda, sanıklar arasında hiyerarşik ilişki bulunduğu ve yapılanmanın üyeleri üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazandığı konusunda yeterli ve kesin delil bulunmadığı, buna bağlı olarak TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.
Sanık M. Ö. hakkında “suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
1-) Sanığın, hükme esas alınan telefon konuşmalarının kendisine ait olmadığını söylemesi karşısında;
a-) Ses kayıtları getirtilip dinletilerek kendisine ait olup olmadığının sorulması,
b-) Telefon konuşmalarındaki seslerin kendisine ait olmadığını belirtmesi halinde; ses örnekleri alınarak, ses kayıtlarının sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması, telefon konuşmalarının sanığa ait olduğunun belirlenmesi durumunda, diğer sanıklar A. T. ve S. B.’in sanık hakkındaki beyanlarının doğru olduğu, aksi halde samimi olarak kabul edilemeyeceği dikkate alınarak sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2016/1643).
Suç Örgütü Kurma, Örgüt Yöneticliği ve Üyeliği Suçunun Unsurları (TCK 220)
TCK’nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için en az üç kişinin suç işlemek amacıyla bir araya gelmesi, bu kişiler arasında devamlılık içeren katı veya gevşek bir hiyerarşik bir ilişki bulunması, bu kişilerin örgüt araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye muktedir olması gerekir. Suç işlemek için anlaşmada ise; suç işlemek üzere iradelerin bir araya gelmesi söz konusudur, burada da devamlılık vardır. Ancak örgütlenme yoktur. Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için örgütün hangi suç ve/veya suçları işlemek amacıyla kurulduğu da tespit edilmelidir. Çünkü örgütün amacı bir suç programını gerçekleştirmektir. Yani belirsiz sayıda suç işlemektir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırılık teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek için kurulmuş ise amacı kanunda suç olarak tanımlanan fiilleri işlemek olmayan bir örgütlenme bu anlamda algılanamaz. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden, suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütünün bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip, her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesi tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensupları örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarda ise örgüt yöneticisi TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır. Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma ile saptanabilir. Hal böyle olunca, telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmak iştirak kavramına yakındır. Ancak birkaç noktada iştirakten ayrılır. İştirak, şerikler arasında anlaşma net bir şekilde belirlenmiş olan bir veya birden fazla suç işlemek içindir. İşlenecek suçun sayısı, konusu ve mağdur bellidir. İştirak gereği suç işlendiğinde anlaşmanın gereği yerine gelmiştir. Yeni bir suç işleme söz konusu değildir. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Örgüte sonradan katılmak ile iş bölümü gereği bir görev üstlenen örgüt üyesi olur. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, yardım eden kişi de örgüt üyesi sayılacaktır.
Suç örgütü vasıtasıyla suç teşkil eden fiil gerçekleşmelidir. Yasal dayanak olmaksızın yalnızca isnat edilen suçların aynı olduğundan bahisle (özellikle suç örgütü kurma veya yönetme adı altında) uygulama da yapılamaz.Bu açıklamalar karşısında;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık … ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıklar … …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …‘ın, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine dair kesin, inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, tape kayıtları dahi gösterilmeden, genel, soyut ve geçişli ifadelere yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık … hakkında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından hükümlülük kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5163).
Örgüt Üyeliği Suçu Beraat
5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan “örgütün” varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişinin bir araya gelmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, “devamlılık” göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçlan işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında; sanıklar arasında iştirak iradesinin varlığı kabul edilse de hiyerarşik bir birlikteliğin olduğunu gösterir nitelik ve yeterlilikte her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12554).
Hırsızlık Suçu İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Yönetme ve Üyeliği Suçu
Sanıklar İ.Ç., H. Y., Ö.D. liderliğinde kurulan örgüt çatısı altında, tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ile disiplinli biçimde hareket ederek; sanıkların önceden tesbit ettikleri işyerlerinden geceleyin birlikte bilgisayar, televizyon ve benzeri malzeme çaldıkları ve çalınan malzemeleri sanık İşat’ın Kızılay da bulunan iş yerine getirerek buradan örgüte üye olmayan diğer sanıklar aracılığı ile satarak işleri organize ettikleri, sanıklar ……………………örgütün hiyerarşi yapısına dahil olmamakla birlikte, örgütün hırsızladıkları malzemeleri satarak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri, sanıklar U.S.ve B.K.’nın örgüte üye olmamakla brlikte örgüt lideri sanık İ. ile birlikte örgüt adına hırsızlık suçu işledikleri, yapılan operasyonda sanık İ.Ç. Ankara Kızılay da bulunan işyeri ile sanıklara ait araçta ve sanıkların arkadaşlarının iş yerinde yapılan aramada, bir çok bilgisayar, monitör, fotokopi makinesi, LCD televizyon, Laptap bilgisayar ve hırsızlık suçlarında kullandıkları kar maskesi, levye, boru anahtarı, murç bulunduğu, bu şekli ile örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı, araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğu anlaşılmakla, sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yöneticilik ve örgüt üyeliği suçları nedeniyle mahkumiyetlerine karar verilmelidir (Yargıtay 8.Ceza Dairesi – Karar No:2010/1352).
Dolandırıcılık ve Evrakta Sahtecilik Suçunun Örgütlü İşlenmesi
Sahte kimlik ile oto kiralama adı altında açtıkları işyeri aracılığı ile araçlarını kiraladıkları müştekilere ait sahte nüfus cüzdanları çıkartıp bu araçların noterden satışlarını yaparak, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işleyip haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla sanık İ.L. liderliğinde bir araya gelen ve yakalanmaları ile eylemleri son bulan sanıkların, araçların müştekilerden kiralanması, sahte nüfus cüzdanlarının çıkartılması ve araçların noterden satımı noktasında tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket edip, amaçları doğrultusunda süreklilik gösterir biçimde faaliyette bulundukları, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğu anlaşılmakla sanıkların TCK m.220’de düzenlenen “suç işlemek maçıyla örgüt kurma” suçu hükümleri gereği cezalandırılması gerekir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - 2010/5231).
Uyuşturucu Ticareti Yapmak Amacıyla Örgüt Kurma ve Örgüt Üyeliği Suçu
Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp, bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Somut olayda; örgüt oluşturmak için sanık sayısı yeterli ise de, tüm dosya kapsamına göre sanıkların aralarında hiyerarşik ilişki ile işbölümü saptanamadığı, bu sebeplerle sanıkların üzerlerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak suçu ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediklerine dair yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 188/3. maddesiyle ceza tayini ile yetinilmesi yerine aynı maddenin 5. fıkrasının uygulanması suretiyle sanıklara fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2759
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunda Delillerin Araştırılması
Sanıkların şikayetçi N.’ten para almak amacıyla bir araya geldikleri, A. ve F.’nin bu amaçla K.’i de kaçırdıkları daha sonra bu kez A.’in de katılımıyla doğrudan N.’e yönelik bir eylem gerçekleştirdikleri, UYAP üzerinden sanıkların devam eden yargılamaları kontrol edildiğinde dosyamıza konu eylemleri dışında ortak bir eylemleri olmadığı, sanıklardan F.’nin diğer sanıklar ile aynı ilde dahi ikamet etmediği, F. ve A.’nin uzun süredir arkadaş olup aralarında birinin diğerini yönettiğine dair bir ilişkinin bulunmadığı, F. ile A.’in ise bu olay öncesinde yeni tanıştıkları, sanıkların sabıka kayıtlarında da ortak işledikleri suç olmadığı, haklarında örgüt kapsamında veya başka bir sebeple teknik takip veya iletişimin dinlenmesine dair karar da bulunmadığının anlaşılması karşısında, gerektiğinde sanıkların beraber işledikleri başka yargılamaları olup olmadığı ve aralarında sürekli bir iletişimin varlığını belirleme açısından her iki eylemleri arasını kapsayan iletişimlerinin tespitinden sonra devamlılık içeren, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip, aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın olup, olmadığı, varsa ne şekilde olduğu veya amaç suç veya suçları işlemek için bir örgütlenme içinde olduklarını ve konumlarını gösteren delillerin nelerden ibaret olduğu her bir suç için sanıkların duraksamaya yer bırakmayacak şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan sanıkların örgüt kurucusu ve yöneticiliği suçu işlediğini kabul ile cezalandırılması, sanıkların mağdura karşı eylemlerini örgüt faaliyetinde işlediğini gösteren kanıtların karar yerinde değerlendirilmemesi nedeniyle mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 6.CD - Karar:2014/4234).
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık A. ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıkların, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine dair kesin, inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, tape kayıtları dahi gösterilmeden, genel, soyut ve geçişli ifadelere yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık A. hakkında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma; diğer sanıklar hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından hükümlülük kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6.CD - Karar: 2016/5163).
Elverişli Araçlarla İşyerinde Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma ve Örgüt Üyeliği
Davaya konu olay incelendiğinde sigorta ve aracılık hizmetleriyle iştigal eden bir şirket bünyesinde çalışan üçten fazla kişinin hiyerarşik bir iş bölümü içinde iletişimin tespiti ve teknik izleme tutanaklarına göre sekiz ay devamlılık arz eder nitelikte menfaat karşılığı usulsüz fenni muayene işlemleri gerçekleştirerek suç işlemeye elverişli imkanlara sahip oldukları nazara alındığında suç işlemek amacıyla kurulan bir örgütün varlığında tereddüt bulunmamaktadır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/6561).
Gizli Soruşturmacı ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma (TCK 220)
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 28.04.2015 tarih, 2014/462 esas ve 2015/135 sayılı kararında da belirtildiği üzere, CMK’nın 139. maddesinin 4 ve 5. fıkralarındaki açık hükümler karşısında; gizli soruşturmacının ancak suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç. TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan suç) ve suç işlemek için kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmeleri şartıyla sadece aynı maddenin yedinci fıkrasında sayılan suçlar için görevlendirilebileceği, olayımızda ise sanığın eylemlerinin örgüt faaliyeti kapsamında olmayıp bireysel olarak uyuşturucu madde satma niteliğinde olduğu, ancak kolluk görevlilerinin Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel görevi kapsamında, suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmek amacıyla kimliklerini gizleyerek alıcı rolüne girip sanıktan uyuşturucu madde almalarının mümkün olduğu, bu şekilde faaliyette bulunan kolluk görevlilerini kimliğini gizleyen alıcı görevli olarak kabul etmek gerektiği ve elde edilen delillerin hukuka uygun bulunduğu kabul edilmiştir.
Somut olaya gelince; asıl amaçları uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak olmayıp suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibaret olan kolluk görevlilerin sanıktan ilk defa uyuşturucu madde almaları üzerine “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunun ve failinin belirlendiği, delillerinin elde edildiği, ancak böyle bir durumda gerçek anlamda bir alım-satım ilişkisinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla ilk alımdan sonra kolluk görevlilerinin sanıktan yeniden uyuşturucu madde almaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin delil elde etme faaliyeti kapsamında olduğu ve TCK’nın 43. Maddesi gereği zincirleme suç oluşturmayacağı gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde uygulama yapılarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2015/5594).
Hukuka Aykırı Telefon Dinlenmesi ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu
Sanıklar hakkında ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alınmıştır. Bu kararlara dayanılarak dinlenen telefon görüşmeleri, ancak ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu yönünden delil olarak kullanılabilir. ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Öte yandan, CMK’nın 135. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin hükümler ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçu için uygulanamaz.
Somut olayda, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de; suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki bulunduğuna ilişkin delil olmadığından, TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen ‘suç işlemek için örgüt kurma’ ve dolayısıyla ‘suç işlemek için kurulan örgüte üye olma’ suçlarının unsurlarının oluşmadığı, hukuka aykırı delil niteliğindeki telefon konuşmalarının bu suçlar yönünden hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanıkların bu suçlardan beraatları yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2013/1077).
Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmaya Yardım Etme ve Suç Örgütü Üyeliği
Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak suçu ile ilgili bozma gerekçesine göre, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediğine ilişkin delil bulunmadığı; ayrıca eyleminin, suça konu uyuşturucu maddeyi kurye olarak nakleden kişinin ücretini alamamasından dolayı teslim etmemesi nedeniyle diğer sanık Muhittin’in isteği üzerine kurye ile görüşüp bu sorunu gidermekten ibaret olduğu, buna göre olaydaki konumunun “yardım etme” olarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası ile 39. maddesi yerine, 188. maddesinin 3 ve 5. fıkraları gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2010/11716).
Suç Örgütünün İşlediği Tehdit ve Dolandırıcılık Suçu
Sanıklar M.K, A.K. ve S.K. sanık T.K. liderliğinde bir araya gelip, önceden belirlenmemiş sayıda ve süreklilik anlayışı içinde hileli davranışlarla dolandırdıkları mağdurlardan elde ettikleri malları piyasada satarak kendilerine haksız çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurdukları ve sanıklar A.D, T.A, Ş.U., S.U, S.Ç, M.E ve A.K’ın kurulan bu örgüte sonradan dahil oldukları, sanıkların örgütün faaliyeti çerçevesinde sahte çek ve senet kullanmak suretiyle mağdurlardan elde ettikleri haksız malların bir kısmını birebir pazarlama yoluyla, bir kısmını da örgütün bu amaç doğrultusunda kullandığı ve başında sanıklar A.K ve S:K’in olduğu işletme aracılığı ile paraya çevirdikleri, elde edilen haksız malların muhafaza ve satımının yapıldığı işletmenin sahipleri sanıklar A.K ve S.K’in mağdurlarla alış-veriş esnasında yüz yüze gelmedikleri, alış verişin “tokatçılar” olarak adlandırılan diğer sanıklar aracılığıyla yapıldığı, mağdur R.A’ın ve tanık F.B’in anlatımlarından da bazı mağdurları silah kullanmak suretiyle tehdit edip yıldırdıkları, kendilerinden haksız menfaat elde edilecek olan mağdurlara yönelik işin organizasyonu, elde edilen malın örgütün hâkimiyet alanı içinde olan Akşehir İlçesi Adsız Kasabası’ndaki yere getirilmesi, muhafazası, paraya dönüştürülmesi noktasında tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ve disiplinli biçimde hareket ettikleri, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğunun anlaşılması karşısında, sanıklar suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüt yöneticiliği ve örgüt üyeliği suçlarından cezalandırılmalıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - 2007/7884)
TCK 314 Örgüt Kurma, Yönetme ve Üyeliği Emsal Yargıtay Kararları
Örgüt Adına Suç İşleme Suçunda Zarar Doğmaması ve Ceza İndirimi
Silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde ise;
Sanığın da aralarında bulunduğu grubun terör örgütü adına eylem yapmak için olay günü ilçe merkezine gidip Nokta mevkiine vardıklarında yolu trafiğe kapatıp tanınmamak maksadıyla yüzlerini puşi ile kapattıktan sonra terör örgütü lehine slogan atıp, ellerindeki molotof kokteyllerini iki farklı yola fırlattıkları olayda sanığın eylemi ile herhangi bir zararın da meydana gelmediği nazara alındığında, tayin olunan cezasından TCK’nın 220/6 maddesinin 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana uygun olan ve maddede gösterilen indirim oranı ile uyumlu makul ve makbul bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden dosya içeriğine uygun düşmeyen ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayini, bozma nedenidir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2017/5832).
Örgüt Adına Suç İşleme ve Örgüte Yardım Etme Suçunda Araştırma
a-)Silahlı terör örgütünün hiyerarşisine dahil olduğuna dair yeterli delil bulunamayan sanığın iletişimin tespiti sonucu elde edilen beyanlara göre 15 Şubat 2010 tarihli eylemde kullanılmak üzere molotof temin ettiğinin değerlendirilmesi karşısında, mahallinde 15 Şubat 2010 tarihinde örgütsel bir eylem yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, sanığın bu olayda TCK’nın 174.maddesi kapsamında molotof kullandığının ispatı halinde örgüt adına suç işlemekten, yardım malzemesinin niteliği tespit edilmemesi halinde ise örgüte yardım suçundan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde örgüt üyeliğinden hüküm kurulması,
b-)Sanıkhakkında hükme esas alınan tape kayıtlarından 14.02.2010 tarihinde ertesi gün okula gitmeyip eyleme katılması yönünde mesajlaştığı Belgin adlı kişi ile, 16.02.2010 tarihinde kent meclis toplantısına katılması için kendisini önerdiği yönünde mesaj çektiği şahsın soruşturma kapsamında beyanları alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c-)Tespit edilen tape kayıtlarında mahalle sorumlusu olduğunu beyan eden sanığın, olay tarihinde BDP’nin parti çalışmaları yapan mahalle sorumlusu olarak görevlendirilip görevlendirilmediği, hakkında yapılan başka soruşturmanın olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre de emare delili olan iletişimin dinlenmesine dair görüşme içeriklerinde ifade edildiği şekilde “diğer sanıktan sorumlu olup olmadığı, aralarında bir ast üst ilişkisinin bulunup bulunulmadığının somut olarak tespiti ile buna göre her iki sanığın hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 16.Ceza Dairesi - K. 2017/5339).
Bylock, Morbeyin ve FETÖ Silahlı Örgüt Üyeliği Suçunda Delil Değeri
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16. MD-956 E. 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere, ByLock iletişim sistemi, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacaktır. ByLock uygulaması programını indirmek, mesajlaşmak/haberleşmek için yeterli değildir. Öncelikle kayıt esnasında kullanıcının bir kullanıcı adıyla parola üretmesi, mesajlaşma için ise kayıt olan kullanıcılara sistem tarafından otomatik olarak atanan ve kullanıcıya özel olan ID ( kimlik ) numarasının bilinmesi ve karşı tarafça onaylanması gerekmektedir. Karşılıklı ekleme olmaksızın iletişime geçilme imkanı bulunmamaktadır. ByLock iletişim sisteminde bağlantı tarihi, bağlantıyı yapan IP adresi, hangi tarihler arasında kaç kez bağlantı yapıldığı, haberleşmenin kimlerle gerçekleştirildiği ve içeriğinin ne olduğu tespit edilebilmektedir. Bağlantı tarihinin, bağlantıyı yapan IP adresinin tespit edilmesi ve hangi tarihler arasında kaç kez bağlanıldığının belirlenmesi, kişinin özel bir iletişim sisteminin bir parçası olduğunun tespiti için yeterlidir. Haberleşmelerin kimlerle yapıldığı ve içeriğinin ne olduğunun saptanması ise kişinin örgüt içindeki konumunu tespit etmeye yarayacak bilgilerdir. ByLock kullanıcı tespitleri ByLock sunucusunda kayıtlı IP adresleri üzerinden tespit edilebilmektedir. ByLock sunucusunda kaydı olan kullanıcıların User-ID ( Kullanıcı No ) tespiti yapılabilmekte ve mesaj içeriklerinin çözümü gerçekleştirilebilmektedir. Bu nedenle ByLock tespit değerlendirme tutanağında yer alan User-ID ( Kullanıcı No ), şifre ve gruba kayıtlı kişilerin tespiti bu kişilerin birbirleriyle olan ilişki ve irtibatların ortaya konulması sanığın hukuki durumunun belirlenmesi bakımından önemlidir. ByLock kullanıcılarının tespitleri açısından operatörler tarafından tutulan CGNAT ( HİS ) kayıtları bir çeşit üst veridir. CGNAT kayıtları özet veri olması nedeniyle bir iz ve emare niteliğinde olduğundan tek başına kişinin gerçek ByLock kullanıcı olduğunu göstermez. Kişiler iradeleri dışında ByLock sunucularına yönlendirilmiş olabilirler. Nitekim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülen ve BTK tarafından yapılan teknik çalışmalar sonucunda iradeleri dışında ByLock sunucularına yönlendirildikleri saptanan 11.480 kişinin tamamının CGNAT kayıtlarının olduğunu ve tespit edilen CGNAT kayıtlarına göre ByLock uygulamasının IP’lerine bağlantıya yönlendirildikleri belirtilmektedir. Kişinin User-ID ve şifrelerinin belirlenmemesi ve CGNAT kayıtlarıyla ByLock sunucusuna bağlantı yaptığının tespit edilmesi halinde, kişinin gerçek ByLock kullanıcısı olduğu ancak henüz User-ID ve şifresinin tespit edilmediği anlaşılabileceği gibi; ByLock sunucularına tuzak yöntemlerle (Morbeyin vb. ) yönlendirilmiş olabileceği sonucuna da ulaşılabilir.
Bu nedenle ancak operatör kayıtları ve User-ID eşleştirmesi doğru yapılabilen kişilerin gerçek ByLock kullanıcısı olduklarının kabulü gerekeceğinden, kişinin örgütsel gizliliği sağlamak ve haberleşmek amacıyla ByLock sistemine girdiğinin ve bu sistemi kullandığının, User-ID, şifre ve grup elemanlarını içerir. ByLock tespit değerlendirme tutanağı ve CGNAT kayıtlarını içeren belgeler ile kesin olarak kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21.06.2017 tarihli belgeye dayanılarak ByLock kullanıcısı olduğu kabul edilerek mahkumiyetine karar verilen sanığın kimlik bilgilerinin istinaf aşamasından sonra Erzincan İl Emniyet Müdürlüğünün 28.12.2017 tarihli “morbeyin” listesinde yer aldığının bildirilmiş olması karşısında hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar No:2018/1462).
Fetö Örgütü Anayasayı İhlal, Yasama Organı ve Hükümete Karşı Suç
Fetö örgütünün darbe girşimi nedeniyle işlenen anaysayı ihlal, yasama organı ve hükümet karşı suç şeklindeki darbe suçları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/4758 sayılı emsal kararıyla ayrıntılı bir şekilde tüm yöneleriyle ele alınmıştır.
Tek Taraflı İradeyle Silahlı Örgüt Üyeliği Suçu İşlenmesi
Silahlı örgüt üyeliği suçu; silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir. Örgüte üye olmak fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı iradeyle bile örgüte katılmak mümkündür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; Tüm dosya kapsamında, sanık …‘ın, iletişim tespit ile teknik takip tutanaklarına yönelik yapılan incelemede, …
… terör örgütünün ideolojisini benimsediği, sanığın evinde yapılan aramada çok sayıda örgütsel kitap ve dökümanların bulunduğu, örgüte adam kazandırma ve propaganda amacıyla kullanılan kitapları temin ettiği ve dağıttığı, örgütün… yapılanmasının oluşturulması yönünde faaliyette bulunduğu, örgütün diğer üyeleri ile sürekli irtibat kurduğu anlaşılmakla, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, örgütle organik bağ kurduğu anlaşılan, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2015/840).
Cenaze Töreninde Yüzünü Kapatarak Silahlı Örgüt Adına Suç İşleme Suçu
CD çözüm ve tespit, yüz mukayese ve kıyafet tutanakları, olay tutanağı, sanığın aşamalardaki beyanı ve tüm dosya kapsamından, silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda ve örgütün güdümünde yayın yapan internet sitelerinin yaptığı eylem çağrıları üzerine terör örgütünün propagandasına dönüşen ve güvenlik güçlerine saldırıların gerçekleştiği eyleme katıldığı, güvenlik güçlerinin dağılın ihtarına uymamakta ısrar ettiği, kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü kapatarak, …örgütünü övücü nitelikte bez parçalarını taşıdığı bu şekilde bir yakınının cenaze törenine katılma amacıyla …‘da bulunduğuna dair savunması yerinde olmayıp örgütün çağrısı doğrultusunda açıklanan eylemleri gerçekleştirdiğinden sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/118).
Örgüt Üyeliği Suçu ile Örgüt Adına Suç İşleme Suçu Arasındaki Fark
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Başka bir dosyada şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan …‘un, sanığı teşhis edip, sanığın yanlarına gelerek “halkı direnişe çağırın, barikatlar kurun, dağılın” şeklinde sözlerle emirler vererek kendilerini yönlendirdiğini beyan etmesi, sanığın, terör örgütünün çağrısı üzerine yapılan basın açıklaması eylemine aktif olarak katılarak, alanda bekleyen şahıslarla konuşup el hareketi ve alkışla grubu hareketlendirip yönlendirmesi, barikat kurup taşlı saldırı yapan grup içindeki eylemcilere taş verirken görüntülenmiş olması karşısında, sanığın eylemlerinin niteliği, yoğunluğu, gerçekleştirme tarzı dikkate alındığında, örgüt hiyerarşisi dışında bu eylemleri gerçekleştirmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK’nın 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/5370).
Dergi Dağıtımı, Konser Bileti, Hükümlüye PTT’den Kart Atma ve Örgüte Yardım Etme Suçu
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan mahkumiyetine karar verilen sanık …‘nin … Hareketi isimli ve hükümlü …‘ın yöneticiliğini yaptığı terör örgütü ile iltisaklı … dergisinin … ilçesinde dağıtımını yapmak, basımından önce yazılarını tashih etmek, … yönetimindeki elektronik posta grubuyla irtibat halinde bulunmak suretiyle sağlık nedeniyle tahliyesi talep edilen ve adı geçen terör örgütüne üye olmak suçundan hükümlü …la ilgili kart atma etkinliği düzenlemek ve konser bileti satmak şeklinde belirlenen eylemlerinin niteliği ve sanığın konumu bir bütün olarak gözetildiğinde silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı anlaşılmakla hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanuna göre hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4395).
Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme Suçunda Cezanın Belirlenmesi Usulü
Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükümde; öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK’nın 220/6. maddesinin 2. cümlesi uyarınca gerekli indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 16.Ceza Dairesi - Karar : 2016/4086).
Silahlı Örgüte Yardım Etme ve Örgüt Üyeliği Suçu
Silahlı terör örgütüne yardım suçundan kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede;
Terör örgütlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusunda cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit biçiminde ortaya çıkan terör yöntemlerine başvurdukları, “kepenk kapattırma” olarak anılan eylemin de bu yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen, örgütün toplumsal etkinliğini, zorlayıcı gücünü ortaya koymayı ve yoğun propagandasını amaçlayan, genellikle PKK terör örgütü tarafından benimsenip örgütçe önemli kabul edilen günlerde işyerlerini açtırmamak şeklinde uygulanan bir eylem türü olduğu,
Niteliği, etkileri ve sonuçları bu şekilde ortaya çıkan eylemin, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde kararlaştırılmadan, anılan terör yöntemleri mağdur esnaf üzerinde örgütün zorlayıcı etkisini temsil eden kişilerce kullanılmadan, icrası ve sonuçları örgütçe denetlenip takip edilmeden gerçekleştirilemeyeceği, eylemin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesinin talimatın örgütsel niteliğinin mağdurlara iletilmesine, talimatı iletenlerin örgütsel kimliklerinin belirgin olmasına ve talimata uymama halinde karşılaşılacak zora dayalı örgütsel yaptırımların bilinmesine bağlı olduğu,
Somut olay bakımından; örgütün amaçları doğrultusunda yayın yapan internet sitelerinin çağrılarına uygun olarak hareket ederek iş yerlerini açmamaları yönünde bildirimde bulunup sonuç alan sanık …‘ın; terör örgütünün önemli gün olarak kabul ettiği tarihlerde yapılan eylem çağrıları doğrultusunda gerçekleşen eylem ve etkinliklere katılan ve katılmayı teşvik eden, örgütsel eğitim alıp gizlilik içinde yapılan toplantılara katılan sanık …‘in;
Eylemlerinin işleniş biçimi ve niteliğinden hareketle örgütün hiyerarşik yapısına dahil örgüt üyeleri olarak kabul edilip doğrudan TCK’nın 314/2. maddesi uyarınca örgüt üyesi olarak cezalandırılmaları gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması, TCK’nın 314/3. maddesindeki atfın ve 220/7. maddesindeki düzenlemenin niteliği ve aleyhe temyiz bulunmaması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar : 2015/187).
Bylock Kullanmak Suretiyle Fetö Örgüt Üyeliği Suçu
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanığın Bylock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; Bylock tespit ve değerlendirme raporu getirtilerek, sanığın üzerine kayıtlı olan ve kendisinin kullandığını belirttiği 505… nolu hat ile Bylock uygulamasına ait IP adreslerine (46.166.160.137, 46.166.164.176, 46.166.164.177, 46.166.164.178, 46.166.164.179, 46.166.164.180, 46.166.164.181, 46.166.164.182, 46.166.164.183) kaç defa bağlanıldığına dair HIS(CGNAT) sorgu sonuçları Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumundan istenerek, tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın Bylock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan 17.04.2017 tarihli yeni Bylock cbs sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde (mahkumiyete) karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2018/256).
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; temyiz aşamasında dosyaya gönderildiği anlaşılan ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ByLock HIS(CGNAT) sorgu sonuçlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulması, ByLock programı kullanıcı kimliği olan ID numarası ve varsa yazışma içeriklerinin tespiti için “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı” ile söz konusu GSM hattının ve cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS kaydı getirtilip karşılaştırılması ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan yeni ByLock CBS sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde (mahkumiyet) karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2018/262).