Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası

02 April 2020 - Av. Ali Kemal Şengül Tarafından Yazıldı.

YALAN TANIKLIK SUÇU VE CEZASI

Yalan tanıklık

            Madde 272- (1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

            (2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

            (3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

            (4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

            (5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

            (6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…)(1) hükmolunur.(1)

            (7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

            (8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

YALAN TANIKLIK SUÇU

Genel Açıklamalar

Adliyeye karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş.

Tanık, geçen olaylar konusunda bildiklerini anlatmaya (yetkili makam önünde) mecbur olan kişidir.

Tanığın beyanının yanlış olması, usulüne uygun yürüyen SORUŞTURMA ve kovuşturmanın yürüyüşünü olumsuz etkileyecek, yanlış sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilecektir.

Suçun Mahiyeti

Yalan beyanın hükmü etkileyecek nitelikte olması yeterlidir, etkilemiş olup olmadığına bakılmaz, yani arar aranmaz. Bu haliyle yalan tanıklık suçu bir tehlike suçudur.

2. bendde yeminli tanıklıktan bahsetmişse de, yemin bu suçun oluşması için şart değildir. Yani yemin bu suçun unsurlarından değildir. Yemin verdirilmeden yalan bir şekilde tanıklık edene 1. bent gereği ceza verilir. Eğer yemini suç unsuru sayarsak yeminsiz dinlenecek tanıkların yalan beyanı cezası cezasız kalacaktır.

Tahkim yargılamalarında hakemin yemin ettirme yetkisi bulunmadığından hakem önündeki yalan tanık beyanı 1. fıkra kapsamında değerlendirilmelidir. Yabancı merci, noter huzuru, disiplin takibatı da böyledir.

Savcılar yemin verdirmeye yetkilidir. Bunların önündeki yalan tanıklık 2. Fıkra kapsamındadır.

Nihayet bu hüküm tüm yargılama makamları için caridir. Yani hem ceza davalarındaki hem de hukuk davalarındaki yalan tanıklık aynı şekilde değerlendirilir.

Suçun Maddi Unsurları

A) Fiil

Bu suçun oluşması için gerçeğe aykırı tanıklık yeterli olacaktır. Hukuk davalarında veya idari merciler nezdinde gerçeğe aykırı beyanda bulunmak da aynı kapsamda değerlendirilir. Mahkeme önünde veya yemin ettirmeye yetkili kişi veya kurul ise bu, suçun nitelikli halidir.

Gerçeğe aykırı beyanda bulunan bilirkişi ve tercüman hakkında ayrıca hüküm vazedilmiştir.

Tanıklık iki kısma ayrılır;

a- Hadise ile ilgili

b- Hadise ile ilgili olmayan (Örneğin, hüviyet, medeni hal…)
(Sadece bu hususlarda yalan söylemek md. 272 anlamında yalan tanıklık suçu değil, diğer şartları da varsa 206 ve 208 anlamında sahtecilik suçları vücut bulacaktır.)

Yine tanığın beyanının olayla ilgisi yoksa adliyeyi yanlış yönlendirme mevzubahis olmayacağından bu suç oluşmaz.

Suçta yasaklanan fiil gerçeğe aykırı tanıklık yapmaktır. Yanılarak ihmal edilerek ve bilmeyerek söylenen sözlerde yalan tanıklık suçunun unsurları oluşmaz.

Gerçeğe aykırı tanıklık, gerçeği inkâr etmeyi de kapsar. Yani tanık olayla ilgisi bulunmadığını iddia ediyorsa gerçeği inkâr ettiği söylenebilir. Tanık gerçeği kısmen veya tamamen gizleyemez. Tanık bildiği her şeyi anlatmalıdır, hatta soru sorulmasına bile ihtiyaç yoktur.

Tanık çağrı kâğıdında “yalan tanıklık yaparsa cezalandırılacağı bilgisinin yer almaması suçun oluşmasına engel teşkil etmez. Fakat tanıklıktan çekinme hakkı bulunanlara çekinme haklarının bulunduğu bildirilmelidir. Bildirilmeden tanıklık yapmışlarsa ve yalan tanıklık suçu oluşmuşsa ceza indirimi yapılabilir veya hiç ceza verilmeyebilir.

Doktrinde çağrı usulüne uyulup uyulmama durumunda yalan tanıklık suçu ile alakalı farklı görüşler mevcuttur.

Yalan tanıklık suçunda davanın imkansızlığı söz konusuysa (12 yaşından küçük, idari iznin çıkmaması…)

Fail

Yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı beyanatta bulunan kişi yalan tanıklık suçunun faili olur.

CMK 236 da” mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır” hükmü yer almaktadır. Buradan tanık-mağdurun hilaf-ı hakikat beyanını yala tanıklık suçu kapsamında değerlendirmek yanlış olacaktır. Zira davanın taraflarından birisidir. Doktrin de aksi yönde görüşler mevcuttur.

Sanık taraf olduğundan yalan tanıklık suçunu işleyemez. Zaten sanıktan yalan söylememesini beklemek insan yaratılışına ters bir beklenti olacaktır. Tabi kimlik, sabıka, medeni halin tespiti gibi durumlar bundan müstesnadır.

Manevi Unsur

Kasten işlenebilir.

Olası kastla da işlenmesi mümkündür.

Taksirle işlenemez.

Saik suçun oluşumunu etkilemez.

Suçun Özel Görünüş Biçimleri

A) Teşebbüs

Öncelikle bu suç ne zaman tamamlanmış olur? Genel olarak şu söylenebilir; Yalan beyanda bulunulduğu anda yalan tanıklık suçu oluşmuş olacaktır. Yani anlaşılmaktadır ki bu suç, sırf hareket suçudur. Sırf hareket suçları icra hareketleri bittiği anda tamamlanmış olur. Bu aşamada icra hareketlerinin ne zaman tamamlanacağı konusu üzerinde durulmalıdır.

Bu konuda bizim doktrinimizde farklı görüşler olduğu gibi farklı ülkelerin de farklı uygulamaları görülmektedir. Türk hukukunda durum şu minvaldedir;
Soruşturma yazılı ise; tutanak tutulup tanığa okunduktan sonra ve tanığın imzalamasıyla suç oluşur.

Duruşmada; mahkeme başkanının tanığın dinlenmesini bitirdiğini belirttiği anda suç oluşmuş sayılır. Tanık bir sonraki beyanında ve bu ikinci beyanı da yalan ise bu beyanı da ayrı bir yalan tanıklık suçu meydana getirecektir. Eğer bu ikinci beyanında yalan değil de önceki beyanını düzeltecek biçimde beyanda bulunursa, bu önce oluşmuş suçunu ortadan kaldırmaz, şartları var ise etkin pişmanlık hükümleri kullanılır.

Bu suça teşebbüs mümkün değildir. Beyan ifade edilirken kesilecek olursa, bu teşebbüs anlamına gelmez. Lakin doktrinde farklı görüşler de mevcuttur.

İştirak

Bu suça azmettirme, yardım etme ve dolaylı faillikten bahsedilebilir.

İçtima

Tanık olarak çağrılan kimse hüviyetini gizlemek suretiyle tanıklık yaparsa hem TCK 206 da yer alan resmi belgede yalan beyan suçunu hem de yalan tanıklık suçunu işlemiş olur. Yani bileşik suç hükümlerine tabi olur.

Doktrinde, ifadesi sırasında yalan tanıklık suçunu işleyen kimse ayrıca masuma suç isnat ederse yani iftira suçunu işlerse burada fikri içtima hükümleri uygulanacağına ilişkin görüş vardır.

Tanığın birden fazla kimse hakkında yalan beyanda bulunması halinde çeşitli görüşler vardır;

1- Adliye birden çok kimse hakkında yanıltıldığı için birden çok yalan tanıklık suçu oluşur ve şartları varsa zincirleme suç hükümleri uygulanır.

2- Yargıtay görüşü: Tanık beyanı tek dava hakkında olduğu için eylem tektir. Bizim de katıldığımız görüş budur.

Belli başlı görüşler bu olmakla beraber farklı görüşler de mevcuttur.

Suçun Nitelikli Halleri

A) Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Unsurlar
a-) 272/3 de belirtilmiştir.

Yalan tanıklık suçu üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturulması veya kovuşturulması esnasında işlenmişse ceza artırılarak verilir. Burada tabi ki hüküm verilmesi beklenmez davanın ilişkili olduğu suça kanunun öngördüğü cezaya bakılır.

b-) Aleyhinde yalan tanıklıkta bulunulan kişi hakkında gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa ve sonrasında bu kişi hakkında beraat kararı veya kovuşturulmaya yer olmadığına dair bir karar verilmişse yalan tanıklıkta bulunanın cezası artırılarak verilir.

c-) Şayet aleyhinde tanıklıkta bulunulan kişi gözaltına alınır ve tutuklanırsa ve sonrasında beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirse yalan tanıklıkta bulunan kişi, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

d-) Eğer aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi;

ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet cezası alırsa, yalancı tanık 20-30 yıl,
süreli hapis cezası alırsa, yalancı tanık mahkum olunan sürenin üçte ikisi ile Cezalandırılır.
Tabi bu fıkranın uygulanabilmesi için verilen ceza ile yalan tanıklık arasında nedensellik ilişkisi olmalıdır. Aksi takdirde 3. Fıkra uygulanır. (Bkz. 5-a)

e-) Şayet aleyhinde tanıklıkta bulunulan kimsenin cezasının infazına başlanmışsa, bu fıkrada belirtilen ceza yarı oranında artırılır. Başlanmamışsa sadece 6. Fıkra uygulanır (bkz. 5-d).

f-) Eğer aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında başka bir adli veya yaptırım uygulanırsa yalancı tanığa cezası yine artırılarak verilir.

B) Şahsi Cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebepler

a) 273/1-a Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması halinde verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir

b) 273/1-b Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Tanıklıktan çekilebilecekler CMK 45 maddesinde düzenlenmiştir.

c) Bu hükümler özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanmaz.

C) Cezayı Kaldıran veya Azaltan Şahsi Sebep olarak Etkin Pişmanlık

a)274/1 Yalancı tanık, aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden (gözaltı, tutuklama, adli kontrol kararları gibi) veya duruşmada hükmün tefhiminden önce gerçeği söylediğinde cezadan muaf tutulur.

b) 274/2 Burada ise kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte bir karar verilmiştir ama hükümden önce gerçek söylenir. Bu halde ceza indirilerek verilir. Bu konuda hakimin yetkisi vardır. Mutlak bir indirim sebebi olmalıdır.

c) 274/3 Burada da kişi hakkında bir mahkumiyet kararı verilir fakat, karar kesinleşmeden önce gerçek söylenirse yine verilecek ceza indirilerek verilir.